25 Ocak 2011 Salı

Tanrı Sadist olabilirmi?

Tanrı sadist olabilirmi? Sırf cehenneme göndermek ve işkence yapmak için varlıklar yaratıp sonra da bununla övünebilirmi?

''Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.'' (Hud/118-119)


Suresinde açıkça tanrı, bilerek muhalif bir ümmet yarattığını ve bunların cehennemlik olduğunu söylüyor, hayata bir sıfır yenik başlıyor garibim muhalifler. Anlaşılan daha muhalifleri yaratmadan cehennemi silme dolduracağına dair birde and içmiş, tanrı nasıl and içer?, neyin adına and içmiş? bunlar muğlakta kalan ve Kur'anda açıklanmayan yönleri tanrının. Nasıl bir kindir ki bu kendi yarattığı ve muhalif olsun diye özellikle kaderini belirlediği bir varlığı daha yaratmadan cehennem azabına mahkum ediyor...

Bu surede de açıkça niyetini ve sonucunu belirtir tanrı;

“Allah kime hidayet verirse, işte dogru yolu bulan odur. Kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan baska dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sagır bir halde yüzükoyun hasrederiz. Onların varacagı ve kalacagı yer cehennemdir ki, ateşi yavasladıkça onun alevini arttırırız”
(Isrâ /97).

İlk önce kafir olarak yaratıyor sonra da kafir diye cehennemde yakıyor, ateşi harlı tutacağınıda belirtmeden geçemiyor...

Burda ki öncelikli sorgulananın, zaman mekan olayı yada tanrı'nın ol demesi ile olmuş bir durum olmadığıdır, ikincil olarak sorgulanabilmesi içinse zaman mekan durumundan çok önce tanrı İnsan'ları çoklu ve değişik inanışa sahip kitleler halinde yaratacağını kurguluyor, sonrasında kendisine iman etmeyen kişileri/kitleleri yaratma düşüncesini bu kurgunun içine katıyor, ardından kendisine iman etmeyenleri cezalandırma düşüncesine teorik şeklini veriyor, tüm bu kurguladığı kendisine ait gerçeği ol diyerek bitiriyor. Tersinden okursak yazılanları ve İslam'i algılayış şekli ile yorumlarsak, bu olayda zaman mekan kavramına dayanarak bir konuda ol demesi için tanrının, olduracağı şeyi kurgulamış olması gerekir (yani ol dediği anda olacak şey tamamıyle kafasında en küçük detayına kadar belirlenmiş olmalıdır), kurguladığı teorik eylemi fikir olarak sabit hale getirdikten sonra ol diyebilir, zaten bunu açıkça bu mantık zinciri içinde yaptığını ''Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar, esasen onları bunun için yaratmıştır'' cümlesi ile açık ve net anlatıyor bizlere. Burada gelecek yada geçmiş adına değil dikkat edileceği üzere, ol deme anında tanrı'nın zaten teoriyi pratiğe dökerken, günahkar İnsan'lar yarattığını, zaten yaratım esnasında bunları hiç bir zaman kendisine iman etmiyecek şekilde günahkar yarattığı için, birde bunları cezalandıracağı bir yer ve sistem yarattığını söylediği tespit ediliyor, dikkat edileceği üzere bunu İslam tanrısı söylüyor. Üstelik bu söylemini aşağıdaki satırlarda görebileceğimiz üzere bir çok sure'de söylüyor.

     1- Kur'ana göre tanrı ol demiştir ve evren ile içindekiler olmuştur, bu yaradılışta olanları biz ve bizden öncekiler hala yaşıyorlar ama tanrı için olup bitmiş bir şeydir bu, bunun yaşamdaki tezahürü ise kader olarak açıklanmıştır İslamiyet'te.

2- Soru tam burda soruluyor işte, tanrı bir şeyi yaratması için önceden kurgulamak zorundadır, bilinmeyen bir şey yaratılamaz, tanrı ya kurgular yada ansiklopediye bakar, örneğin karpuzu yaratmak için ol demiştir, ol emri asla yuvarlak, kabuğu yeşil, içi çoğunlukla kırmızı, çekirdekleri olan vs. gibi muhteviyatı içermez, tanrı bu ve benzeri tüm detayları kurgulamak zorundadır. İnsanı yaratırken kurgulamış neticede bunu Kur'anda açıkca söylüyor.


3- İnsanı yaratırken bir kaç ümmet olarak yaratıyor, bir kısmı müslüman, önemli kısmı hiristiyan-musevi vs. (bunların tamamıda cehennemlik), kalan ise kendisine asla inanmıyacak olan kitle. Ol derken bu imansızlar yaratılmış oluyor, iman etmemek üzere yaratılıyor özellikle tanrı tarafından, yani herhangi bir değerlendirmeye tabi değiller, direkt olarak kafirler yaradılıştan.


4- Bu olayı tasarlerken birde teste tabi olanların geçici, kendisine inanmayanların ise sonsuza kadar kalacağı bir cezalandırma sistemi olarak cehennemi yaratıyor, amaç kendisine iteat etmeyen cinler ile İnsanları cezalandırmak, bu arada kendisine inanmamak üzere görevlendirip yarattığı İnsanlar baştan kafir oldukları ve asla nedamet yada af belirtisi göstermeden yaşadıkları için kafadan cehenneme odun babında konuluyorlar. Onlar için sadece ceza günü var, diğerlerinin bir ihtimal şansları var, Müslüman'ların ise en sonunda cehennemden kurtulacağınıda biliyoruz, tüm bunlar oldu bitti unutmayalım, İnsan’lar kaderini yaşıyor İslamiyet'e göre.

Fasil:KADER BÖLÜMÜ
Konu:Çocukların Hükmü
Ravi:Ömer İbnu`l-Hattab
Hadis:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Musa aleyhisselam: "Ey Rabbim! bizi ve kendisini cennetten çıkaran Adem`i bize bir göster!" diye niyazda bulundu. Hak Teala ve Tekaddes hazretleri de babası Adem aleyhisselam`ı ona gösterdi. Bunun üzerine Hz. Musa: "Sen babamız Adem misin?" dedi. Adem: "Evet!" deyince: "Yani sen, Allah`ın kendi ruhundan üflediği kimsesin. Sana bütün isimleri öğretti, meleklere emretti ve onlar da sana secde ettiler öyle değil mi?" diye sordu. Adem yine: "Evet!" dedi. Hz. Musa sormaya devam etti: "Öyleyse sen niye bizi ve kendini cennetten çıkardın?" Bu soru üzerine Hz. Adem: "Sen kimsin ?" dedi. O: "Ben Musa`yım!" deyince: "Yani sen, Allah`ın risalet vererek mümtaz kıldığı kimsesin. Sen Beni İsrail`in peygamberi, perde gerisinde Allah`ın konuştuğu kimsesin. Allah seninle kendi arasına mahlukatından bir elçi de koymadı değil mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince; Hz. Adem: "Öyleyse sen, (bu söylediğin şeyin) ben yaratılmazdan önce Allah`ın (kader) kitabında yazılmış olduğunu görmedin mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince: "Öyleyse Allah`ın kazası (hükmü) benden önce cereyan etmiş bir şey hakkında beni niye levmediyorsun?" dedi." Aleyhissalatu vesselam, devamla: "Hz. Adem, Musa`yı ilzam etti. Hz. Adem Musa`yı ilzam etti. Hz. Adem, Musa aleyhimesselam`ı ilzam etti" buyurdular.
HadisNo:4845


Hadis:Hz. Ömer (ra)`den: "Rabbim Beni Ademden, bellerinden zürriyetlerini alıp da onları nefislerine karşı şahid tutarak: "Rabbiniz değil miyim?" diye işhad ettiği vakit bela (evet) dediler: Şahidiz. "Kıyamet günü bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz. Yahud: "Ancak önceden atalarımız şirk koştular, biz ise onlardan sonra bir zürriyet idik, şimdi o batılı te`sis edenlerin yaptıklarıyla bizi helak mı edeceksin?" demeyesiniz" (A`raf 172-173) ayetinden soruldu. Hz. Ömer (ra) şu cevabı verdi: "Bu ayetten Resulullah (sav)`a da sorulmuştu. O şöyle açıkladı: "Allah Teala hazretleri, Hz. Adem`i yarattı sonra sağ eliyle meshedip ondan bir zürriyet çıkardı ve: "Bunlar cennet içindir, bunlar cennet ehlinin ameliyle amel ederler" dedi. Rabb Teala, ikinci defa sırtını okşadı, ondan bir nesil daha çıkardı ve: "Bunları da cehennem için yarattım, bunlar da cehennem ehlinin amelini işleyecekler" dedi. Cemaatten bir adam: "Ey Alla`ın Resulü! (kaderimiz ezelden yazılmış ise) niye amel ediyoruz? diye sordu. Resulullah (sav) şu açıklamayı yaptı: "Allah bir kişiyi cennet ehli olarak yaratmışsa onu cennet ehlinin amelinde çalıştırır. Öyle ki cennetliklerin bir ameli üzere ölür ve Allah da onu cennetine kor. Aksine bir kulu da cehennem ehli olarak yaratmışsa, onu da cehennemliklerin amelinde istimal eder. Öyle ki bu da cehennemliklerin bir ameli üzere ölür, Allah da onu cehenneme koyar.
"HadisNo:613

And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir. (Araf/179)

Kur’an’ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız.  (İsra/46)

- Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız
, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.  (Kehf/28)


- Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz
Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur. (Nahl/37)


- Allah,
kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek yoktur. (Rad/33)


- Allah'ın
fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. (Maide/41)


- Allah kafirlerin
kalblerini böylece kapatıp mühürler. (Araf/101)


- İşte Allah'ın
kalblerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimseler bunlardır. Gafiller de işte bunlardır. (Nahl/108)


- Allah
onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir. (Bakara/7)


- Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karşı yalan uydurdu mu derler?
Allah dilerse senin kalbini de mühürler. (Şura/24)

Bilindiği gibi İslamda, şirk koşmak dışındaki tüm günahların cehennemde geçirilecek bir cezası var, sonunda Müslüman olan kimse cehennem’de kalmıyor, cezası biten Müslüman cennete geçiyor. İşte hadisteki birinci kısım insanlar arasından bazıları İslama göre günah işliyor ve cezalarını cehennemde tamamladıktan sonra tahliye oluyorlar ve cennete gidiyorlar, İslamı öğrenen herkesin bildiği basit konular bunlar. Sonuçta İslam’dan kimse cehennemde kalmıyor, işte bu yüzden sadece İslam’a yönelik bir sınav sonucunda ve sadece Müslüman olanlar için bir işlem var burada. Hani bir söz vardır ''Allah'ın sevdiği kulu'' diye işte o sözün birde hadisi vardır bilindiği gibi orada ''Allah'ın'' sevdiği kullarına (bazıları, hepsi değil) karşı kollayıcı ve koruyucu olduğundan bahsedilir, bunlar direkt cennetlik, işte bunların dışındaki İslam için geçerlidir bazı kader denilen konular. Özetle: Bir kısım günahkar Müslüman, cehennemde ceza çekip cennete gidiyorlar, sonuçta bir tek Müslüman kalmıyor cehenemde.

Hadiste bahsedilen ikinci kısım insanlar ise asla cehennemden başka bir yere gidemiyorlar. Yaradılış amaçları cehenneme gitmek. İşte bu konuda sadece ve sadece bu ikinci kısım insandan bahsediliyor. Yazılan ayetlerde ve hadislerde bahsedilenler hepsi ikinci sınıf insan. Birinci sınıf insanla ve onun kaderi ile karıştırmayalım.


Kaynaklar:
1-  Kuran
2-  Kutubusitte (Buhari) hadisleri
3-  Çeşitli Yönleriyle din, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 28, Prof.Dr. Günay Tümer
4- Bir Tefsir Problemi Olarak Bütün Varlıkların Allah'ı Tesbih Etmesi, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt:15 Sayı:2 Dr. Celil Kiraz
5- Hz.Peygamberin hadislerinde ‘’kader’’ kavramı, AÜSBE TİBAD yüksek lisans tezi, Fikrullah Çakmak 2007
6- İslam’ın ilk siyasallaştırma sürecinde ‘’kader’’ inancı, AÜİF dergisi sayı:2, cilt:43/249-276, Yard.Doç.Dr. Abdulhamid Sinanoğlu 2002